Monthly Archives: Aralık 2012

YILBAŞINI KUTLAMAK CAİZ MİDİR?

Yılbaşı kutlamak ve Noel

Sual: Yılbaşı ile Noel hakkında bilgi verir misiniz? Yılbaşı kutlanır mı?

Yılbaşı ile Noel birbirinden farklıdır; fakat Noel kutlamalarının devamı sayılabileceğinden yılbaşı gecesi onlar gibi eğlenmek, çam kesip evi çamla süslemek caiz olmaz. Çünkü bayramlarında onlar gibi eğlenmek, onlara benzemek olur.

Din kitaplarında buyuruluyor ki:
Noel günü ve gecesinde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapan küfre girer.

Yılbaşı münasebetiyle Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca çam fidanı Noel hurafesi uğruna kesilip yok edilmektedir. Hıristiyan ülkelerde olduğu gibi, Müslüman ülkelerde de bu cinayetler işlenmemeli. Hıristiyanlara benzememek için yılbaşı gecesi hindi yememeli! Yenirse mekruh olur. Birkaç gün sonra yenebilir. Kumar oynamak, tombala çekmek gibi oyunlar ise zaten her zaman caiz değildir. Bu gece, gayrı müslimlere benzemek gayesiyle çeşitli yiyecek, içecek almak da caiz olmaz.

Her zaman ne alınıyorsa onları almakta mahzur yoktur. Bu geceye ayrı bir önem vermemelidir.

Yalnız Hıristiyanların değil, Yahudilerin ve bütün bâtıl dinlerin ibadetlerini yapmak, onlara benzemek olur. Mesela 21 Martı Nevruz Bayramı diyerek kutlamak da böyledir. Kâfirlerin ibadetleri ve çirkin işleri hariç, mubah olan âdetlerini yapmakta mahzur yoktur. Yani onlara benzemiş olunmaz.

Noeli kutlamak asla caiz değildir. Bir zaruret olursa, caiz olur. Mesela devletlerarası protokolde zaruret olduğu için kutlamak caiz olur. Fakat, Noel ile ilgisi olmayan yılbaşında bir Müslümana tebrik kartı yazıp, yeni bir yılın insanlık için, Müslümanlar için hayırlı olmasını dilemek günah değildir. Yahut, (yeni yılın kutlu olsun) diyene, (seninki de kutlu olsun) demek günah olmaz. Bu inceliği anlamalıdır!

Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır! Sanki mübarek geceymiş gibi mevlid okutmak, sohbetler düzenlemek uygun değildir. Bu gecenin diğer gecelerden farkı yoktur. Bu geceye değer veriyormuş gibi hareket etmek doğru değildir. Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır!

Noel’i kutlamak
Sual: Bir yazar, (Hıristiyanların kendi bayramlarını kutlamaları haklarıdır. Müslümanlar da, karşılıklı hürmet çerçevesinde barış içinde yaşadıkları Ehl-i kitabın sevincine katılır, onların bayramlarını kutlar. Bunda herhangi bir sakınca görmem) diyor. Bu küfür olmaz mı? Dinimizde, gayrimüslimlerin bayramlarını kutlamak caiz midir?
CEVAP
Kesinlikle caiz değildir. Bu hususta din kitaplarında deniyor ki:
Mecusilerin bayramları olan Nevruz ve Mihrican günü şerefine bir şey vermek caiz değildir. Bu günlerin isimlerini söyleyerek veya niyet ederek bir şey hediye etmek haramdır. Eğer bu günlere kıymet vererek yaparsa kâfir olur, çünkü bu günlere müşrikler kıymet vermektedir. Ebül Hafs-ı Kebir diyor ki: Bir kimse Allahü teâlâya elli sene ibadet etse, sonra bir müşrike, Nevruz günü şerefine yumurta hediye etse kâfir olur. Eğer bir Müslümana hediye eder ve bu güne değer vermezse, âdete uyarak verirse kâfir olmaz. Başka bir gün almadığı bir şeyi, o gün satın alırsa, o güne değer vermişse kâfir olur. Değer vermeyip, yalnız yemek içmek niyet etmiş ise kâfir olmaz. (Dürr-ül-muhtar 5 /481)

Bezzaziyye fetvasında, (Nevruz günü, Mecusilerin bayramıdır. O gün, Mecusilerin yanına gidip, onların yaptıklarını yapmak küfürdür) diyor. Noel’de ve kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapan da kâfir olur. (S. Ebediyye)

Zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak ve putlara, heykellere, mesela haç denilen, İsa aleyhisselamın asılmış hali dedikleri, birbirine dik kesişen iki çubuğa tapınmak, boynuna asarak tazim etmek, tazim etmemiz emrolunan bir şeyi tahkir ve tahkir etmemiz emrolunan bir şeyi tazim etmek küfürdür. Bunları yapanın imanı gider, kâfir olur. (Birgivi vasiyetnamesi şerhi s.115, 202)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Hinduların bayram günlerine [ateşe tapınanların Nevruz günlerine ve Hristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına] hürmet etmek ve o zamanlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, şirk olur. Küfre sebep olur. Kâfirlerin bayramlarında, Müslümanların cahilleri, kâfirlerin yaptıklarını yapıyor ve bu günleri, Müslüman bayramı zannediyor ve kâfirler gibi, birbirlerine hediye gönderiyorlar. Eşyalarını, sofralarını kâfirlerin yaptığı gibi, süslüyorlar. O geceleri, başka gecelerden ayırt ediyorlar. Bunlar hep şirktir, kâfirliktir. (Mektubat 3/41, S. Ebediyye)

İbni Âbidin hazretleri, 5. cildde, istibra babında, (İhtiyaç olunca zimmîye selam vermek ve müsafeha etmek caiz olur. Hürmet için ise, caiz olmaz. Kâfire hürmet küfürdür) buyuruyor. (S. Ebediyye)

Berika’da (Zalime, kâfire hürmet etmek, saygı ile selam vermek, üstadım demek, küfür olur) buyuruluyor. (İslam Ahlakı)

Yazar, Müslümanların gayrimüslimlere hürmet etmesini bildiriyor. Yukarıdaki yazılardan böyle hürmetin de küfür olduğu anlaşılmaktadır. Hristiyanları memnun etmek için küfre girmek akıl kârı değildir.

Noel gecesinin zamanı
Sual: Hıristiyanların dini bayramı olan Noel gecesi ne zamandır?
CEVAP
İsa aleyhisselam, dünyada az kalıp göğe çıkarıldığından, kendisini de ancak 12 havari bilip, İseviler az ve asırlarca gizli yaşadıklarından, Noel gecesi doğru anlaşılamamıştır. 25 Aralık, 6 Ocak veya başka bir gündür. Kesin değildir. (Takvim-i Ebüzziya)

Categories: DİNİ MAKALELER, YAZILAR | Yorum bırakın

Peygamberimiz (sav)

PEYGAMBERİMİZ

Categories: 10.SINIF DİN KÜLTÜRÜ, 11.SINIF DİN KÜLTÜRÜ, 9.SINIF DİN KÜLTÜRÜ | Yorum bırakın

HANAK HALKI UYUMA! ŞİRİN İLÇENE SAHİP ÇIK!

DSCI1769

Ardahan Hanakta üç adet gazino takır tıkır çalışıyor. Hepsi de karayoluna sıfır kilometre. Gürcistan’a sınır olan Ardahan Türkgözü sınır kapısına yaklaşık 65 km. olan Ardahanın Hanak ilçesi için bu gazinolar Hanak ilçesinin mümtaz, nezih halkı için gerçekten büyük bir talihsizlik. Halkımızın bir kısmı bunu bilmiyor, ama bu yerlerde her türlü fuhuş, zina, ahlaksızlık aleni bir şekilde işleniyor. Zaten dört bin nüfuslu küçük bir ilçe olan Hanak’ın bu şekilde tanınması bizi fefkalade üzmektedir. Bir Vanlı’nın bir Ağrılı’nın konuşma arasında “…Ben Hanak’ı Posofu biliyorum oraya gitmiştim bu sene… anlarsın yaa!” ifadesi beni biraz düşündürüyor
Yüksekokul açılması düşünülen Hanakta ne belli 18’inde 20’sinde olan gençlerimiz üniversiteyi kazanıp Hanak’ta okuyacak gençlerimiz bu fuhuş tuzaklarına düşürül-meyeceklerdir. Bunun garantisini sağlamadan Hanak’ta Meslek Yüksek Okulu açılması sakıncalıdır. Yine Hanak’ta yaklaşık 4.000 nüfuslu bir yerde 15’e yakın içki satılan yerlerin olması 1-2 yerde dal sigara satılması iyiye alamet değildir. Burada bazı insanların okula giden çocuğuna verecek harçlığı parası yok diğer taraftan gidiyor bu tarz yerlerde elindeki parasını çar çur ediyor.
Peki bu tür yerleri çalıştıran içimizdeki bu insanların ailesi çoluk çocuğu kızı evladı yok mudur? Kendi kızının bu tür yerlerde olmasını fuhuş bataklığında batmasını ister mi? İstemez Allah muhafaza eylesin! Herkesin çoluk çocuğu var. O zaman neden bu işlerde ısrarla devam ediyorlar? Bu dünyada yapacakları hiç bir işleri kalmadı mı? İnsan çıkar uğruna para uğruna bütün değerlerinden nasıl vazgeçer vazgeçebilir? Mukaddesatından dininden ahlakından…
Hanak insanı merttir, cömerttir. Karını zararını bilir. Bu tür oluşumları tasvip etmez onaylamaz

Zaten bu yazın Posof Türkgözü’nden ve Artvin’in Hopa ilçesinden getirdikleri yabancı uyruklu 15 kadına ölüm tehdidi ve baskı sonucu zorla fuhuş yaptırdıkları iddia edilen 40 kişi, toplam 416,5 buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmıştı (bakın:11 Haziran 2012 Türkiye gazetesi)

hanak

fuhuş

Categories: DİNİ MAKALELER | Yorum bırakın

KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK

Categories: DİNİ MAKALELER | Yorum bırakın

Peygamberimiz (sav)in şefaati Haktır Tahakkuk edecektir

Efendimizin (S.A.V.) Şefaati

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:

“Bana Rabbimin katında gelen biri (bir melek), ümmetimin yansının cennete girmesiyle şefaatin arasında beni muhayyer bıraktı. Ben şefaat etmeyi seçtim. Şefaat, Allah’a şirk koşmadan ölenler için olacaktır.

Rivayet olundu.

Peygamberler kıyamet gününde şefaat için Efendimiz (s.a.v.) hazretlerini tayin ederler. (Yâni kendilerinden şefaat isteyen insanları Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine gönderirler.)

Böylece insanlar, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine gelirler. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:

-”Şefaat etmek için ben varım!” diyecektir.

İşte bu Allâhü Teâlâ hazretlerinin kıyamet gününde kendisine vaat ettiği “Makâm-ı Mahmûd“tur.

Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, gelir, secdeye kapanır. Allâhü Teâlâ hazretlerinin bu vakitte kendisine ilham ettiği hamdlerle Allâhü Teâlâ hazretlerine hamd-ü senalar eder. 0 daha önce bunları (yani Allâhü Teâlâ hazretlerinin kendisine ilham ettiği bu hamd şekillerini) bilmiyordu.

Sonra Rabbinden insanlara şefaat etmek için şefaat kapısının açılmasını isteyecektir. Allâhü Teâlâ hazretleri kendisine bu kapıyı açar. Ve böylece, meleklere, resullere, nebilere müminlere şefaat etmek için izin çıkacaktır.

İşte Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, böylece kıyamet gününde bütün insanların efendisi olur.

Çünkü o, meleklerin ve peygamberlerin şefaat etmesi için Allâhü Teâlâ hazretlerinin katında şefaatçi oldu. Onun şefaati kabul edildi.

Fakat bununla beraber o çok edepli bir şekilde şöyle buyurdular:

“Kıyamet gününde ben insanların efendisiyim.”

Ama “Ben bütün mahlûkatın efendisiyim” buyurmadılar. Böyle demiş olsaydı melekler de içine girerdi. Halbuki Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin kıyamet gününde bütün mahlûkatın sultanı olduğu aşikâr olduğu halde (tevazu edip) böyle buyurmadılar.

Bu şundandır. Bütün peygamberlerin makamları Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin önündeydi. Âdem Aleyhisselâm’ın eşyanın ismini bilmesi hususundan dolayı ona zahir olan şeyler Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine zahir olmadı.

Ama bu gün (kıyamet günü) olduğu zaman ise, bütün mahlûkât, melekler, Âdem Aleyhisselâm’dan bu yana gelen bütün insanlar, şefaat kapısının açılması konusunda Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine muhtaç oldular.

Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin Allâhü Teâlâ hazretlerinin katındaki yerinin (ve makamının) yüceliği bu şekilde izhâr edilmiş oldu.

Kahr-i ilâhî ve ceberût-i azam, bütün mahlûkât ahras . (dilsiz etti). (Efendimiz s.a.v. hazretlerinden başka kimse onunla konuşamadı.) Bütün bunlar, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin kadr-u kıymetinin yüceliğine delâlet etmektedir. Bu ilâhî gadab sıfatıyla beraber. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri münâcât etmekte herkesten önce davrandı. Allah’a münacâtta bulundu. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Hak Teâlâ hazretleri, onun mütâcânını kabul buyurdu.

Bârî olan Allâhü Teâlâ kendisine rahmet etsin Molla Fenârî hazretlerinin “Tefsîrü’l-Fatiha” isimli kitabında da bu böyledir.

Bil ki Efendimiz (s.a.v.) hazretleri, şefaat kapısını ilk olarak açacak olandır.

Halka şefaat eder.

Sonra peygamberler şefaat edeceklerdir.

Sonra evliya şefaat edecektir.

Sonra da müminler şefaat edeceklerdir.

En son şefaat edecek (rahmetiyle muamele edecek olan) Erhamu’r-rahimîn {merhamet edenlerin en merhametlisi) olan Allâhü Teâlâ hazretleridir.

Çünkü Rahman olan Allâhü Teâlâ hazretleri, belâ ehlinden muntekim (intikam alanlara) ancak şefaat edenlerin şefaat etmelerinden sonra şefaat eder. Bunlar, ancak. Peygamberlerin sonuncusu Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin kendilerine şefaat etmeleri için şefaat etmesinden sonra şefaatleri zahir olup ortaya çıktı

Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allâhü Teâlâ hazretlerinin şefaatinin manâsı, cehennemde bir müminin kalmaması demektir.


 

Kaynak : Rûhu’l-Beyan Tefsiri, Ömer Faruk Hilmi, Fatih Yayınevi: 3/50-52.

Categories: DİNİ MAKALELER | Yorum bırakın

ağlama annem

http://youtu.be/63ga9nsQE-M Okumaya devam et

Categories: MÜZİKSİZ İLAHİLER | Yorum bırakın

Kur`an Ziyafeti – İranlı Çocuk Hafız Emir Huseyin Haydari

http://youtu.be/Iabn5tjBBOI Okumaya devam et

Categories: KUR'AN-I KERİM | Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.